7 Eylül 2015 Pazartesi

6 - 7 Eylül 1955; Çok kirli bir oyun!.. CHP tezgâhladı, DP'ye ihale ve iftira etti.



12 Maddede Yakın Tarihimizin Kırılma Noktası: 6-7 Eylül Olayları"Mozaik çatladı"


İstanbul'da yaşayan başta Rumlara olmak üzere azınlıklara yönelik tahrip ve yağma hareketinin üzerinden 60 yıl geçti. O dönemde ülkedeki toplumsal çeşitliliği belirtmek için yaygın olarak yapılan "mozaik "benzetmesine atıfta bulunarak, 6-7 Eylül Olayları "mozaik çatladı" betimlemesiyle tarihimizde yer aldı.1. Olaylar Kıbrıs görüşmelerine denk geldi1. Olaylar Kıbrıs görüşmelerine denk geldi

Olaylar, Londra'da Kıbrıs görüşmeleri devam ettiği günlerde meydana geldi. Grivas önderliğindeki EOKA, adada yaşayan İngiliz ve Türklere karşı terör saldırılarına başlamış, saldırılar kamuoyunda büyük bir öfkeye neden olmuştu. Bu sırada İngiltere, Türkiye veYunanistan’ı konuyu görüşmek üzere Londra’da toplanacak üçlü bir konferansa davet etmiş, Konferans 29 Ağustos’ta başlamış ve Dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu Türkiye’yi temsilen yerini almıştı.
2. Fitil, yalan bir haberle ateşlendi2. Fitil, yalan bir haberle ateşlendi
59 yıl önce İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getirildi. Dışişleri yetkilileri Londra'da Kıbrıs temaslarına devam ederken Selanik'te Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberinin yayılması üzerine, 6 Eylül 1955’te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıktı.12 Maddede Yakın Tarihimizin Kırılma Noktası: 6-7 Eylül Olayları
Gerçekte, bahçeye atılan küçük çaplı bir patlayıcı, binanın iki camını kırmıştı.3. "Atamızın evi bombalandı"3. "Atamızın evi bombalandı"
İstanbul Ekspres gazetesi daha olay gerçekleşmeden iki saat önce, "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle ikinci baskısını yaptı. Tirajı 20 bin civarında olan gazete 6 Eylül'de 290 bin bastı.12 Maddede Yakın Tarihimizin Kırılma Noktası: 6-7 Eylül Olayları
Bunun için önceden kağıt stoğu yaptığı iddia edildi.
4. Gidin, yıkın, kırın, yok edin!4. Gidin, yıkın, kırın, yok edin!
6 Eylül 1955’te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi resmi Türk kaynaklarına göre 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel vb. 5 bin 317 yeri tahrip etti.
5. Kiliseler ve mezarlıklar da payını aldı5. Kiliseler ve mezarlıklar da payını aldı
Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortodoks kilisesinin tamamı ateşe verildi.
6. “Galiba dozu kaçırdık”6. “Galiba dozu kaçırdık”
Celal Bayar’ın, İstiklal Caddesi’ndeki hasarı görünce, etrafındakilerin duyacağı bir sesle İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Galiba dozu kaçırdık” dediği olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti. Helsinki Watch örgütünün bir raporuna göre ise ölenlerin sayısı 15 olarak kayıtlara geçti.
7. Tahribat diğer semtlere de sıçradı7. Tahribat diğer semtlere de sıçradı
Tahribat eş zamanlı olarak İstanbul’da Rumların yoğun olarak yaşadığı diğer semtlere; Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Eminönü, Fatih, Balat , Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek’e kadar uzanmış  hatta Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy’de de meydana gelmiştir.
8. Binlerce Rum, Türkiye'den göç etti8. Binlerce Rum, Türkiye'den göç etti
Olayların ardından, Türkiye'de yaşayan binlerce Rum, Türkiye'den göç etti. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100.000'e düşen İstanbul'daki Rum nüfus, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar düştü.12 Maddede Yakın Tarihimizin Kırılma Noktası: 6-7 Eylül Olayları
Olaylardan 1 gün önce Başbakan Adnan Menderes, Kıbrıs Türktür Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Hikmet Bil ile görüşürken.
9. Taksim'de büyük miting düzenlendi9. Taksim'de büyük miting düzenlendi
“Kıbrıs Türktür Cemiyeti”(KTC)  adına yayınlanan deklarasyon yanı sıra çeşitli öğrenci birliklerinin yayınladığı bildiriler doğrultusunda da Taksim Meydanı’nda bir protesto mitingi düzenlendi. Bu mitingin ardından, bazı gruplar İstiklal Caddesi’ne yönelerek buradaki gayrimüslimlere ait iş yerlerinin camlarını kırdı.
10. Olaylar çığrından çıkınca10. Olaylar çığrından çıkınca
Olayların kontrolden çıkması üzerine Adnan Menderes Sapanca'dan çağrıldı ve sıkıyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili olarak önce 3.151 kişi tutuklandı. Sonradan bu sayı 5.104'e yükseldi.
11. Siyasi cephede sarsıntı11. Siyasi cephede sarsıntı
Bu süreçte İçişleri Bakanı Namık Gedik, istifa etti ve yerine geçici olarak Savunma Bakanı Ethem Menderes atandı, Bakan Fuat Köprülü vekaleten Savunma Bakanlığı görevini üstlendi. Milli Emniyet Hizmetleri şefi (MAH Reisi), İzmir valisi, İzmir’de bulunan birliklerin komutanları, İstanbul emniyet müdürü ve üç general, hükümet tarafından görevden alındı, bir dizi memurun olayların engellenememesinden sorumlu oldukları gerekçesiyle görev yerleri değiştirildi.
Londra’daki konferans ise kesilmiş , Kıbrıs sorunu artık Türk-Yunan anlaşmazlığı olarak  tüm dünya kamuoyuna farklı bir çerçeve içinde sunulmaya başlanmıştır.
12. İtiraf gibi...12. İtiraf gibi...
Özel Harp Dairesi (ÖHD) başkanı, Genelkurmay İstihbarat başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulunda üst düzey görevlerde bulunmuş emekli Tuğgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun gazeteci Fatih Güllapoğlu’na söyledikleri:
“Bak ben sana bir örnek daha vereyim. 1974’teki Kıbrıs Harekâtı. Eğer Ö.H.D. olmasaydı, o harekât, yani iki harekât da o kadar başarılı olabilir miydi? (...) Adaya, bankacı, gazeteci, memur görüntüsü altında Özel Harp Dairesi elemanları gönderildi ve bu arkadaşlarımız, adadaki sivil direnişi örgütlediler, halkı bilinçlendirdiler. Silahları 10 tonluk küçük teknelerle adaya soktular. Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al...
-Pardon Paşam anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı?
-Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?
-E, evet Paşam!...”
(“Türk Gladio’su İçin Bazı İpuçları,”Tempo Dergisi, S. 24, 9-15 Haziran 1991)
Tanju Duru şarkısı eşliğinde o günü anlatan fotoğraflar.
6-7 Eylül Olaylarının Anısına...

3 Eylül 2015 Perşembe

Adalet Partisi (AP)'nin kuruluşu (11 Şubat 1961) ve siyasette sınav günleri!...

27 MAYIS SONRASI FIRTINALI GÜNLER; BUNALIM, BUHRAN, VESAYET, DİKTA, CUNTA DÖNEMİ VE ADALET PARTİSİ’NİN KURULUŞU
Mustafa Nevruz SINACI
05.Ocak.1961            
II. GÜRSEL HÜKÜMETİ (05.Ocak.1961 – 20.Kasım.1961) güven oylaması yapılmadı. Hükümet, 1961’de yapılan genel seçimlere kadar sürdü.
05.Ocak.1961            
27 Mayıs’ın 2. Hükümeti kuruldu. Siyasi Parti kuruluşlarına izin verildi. (Ancak, siyasi faaliyet göstermelerine izin verilmedi) Yeni kurulacak  siyasi partilerde “demokrat” adının kullanılması kesinlikle yasaklandı.
06.Ocak.1961             Ezici çoğunluğu Halk Partili olan “kurucu meclis” toplandı.
07.Ocak.1961             MBK tarafından önce siyasi faaliyetlere izin verileceği duyuruldu. Sonra bundan vaz geçilerek, açıklama 14 Ocak 1961’e tehir edildi.
12.Ocak.1961            
DP’ nin lehinde bir yazısında propoganda yaptığından ötürü Profesör Ali Fuat BAŞGİL’ in tutuklandığı bildirildi. (Ankara Radyosu) 27 Mayıs rejimi, değil 27 Mayıs’ eleştirenlere, DP lehine yazı yazanlara bile tahammil edemiyor. “Yaşasın Demokrasi...”
14.Ocak.1961             Siyasi Parti kurmak ve siyasi faaliyette bulunmak serbest bırakıldı.
14.Ocak.1961             Ekrem Alican, Orhan Mersinli, Doç Aydın Yalçın, Prof. Hikmet Belbez, Enver Adakan ve Avukat Esat Çağa bir toplantı yaparak, “Yeni Türkiye Partisi” veya “Hür Demokrat Parti” adında bir parti kuracaklarını açıkladılar.
14.Ocak.1961            
Yassı Ada’da Celâl Bayar’ın Avukatı ve eski Demokrat Partili Enver Safter Oder’ de bir açıklama yaparak; “Memleketçi Demokrat Parti” veya “Genç Demokratlar Partisi” adı ile bir parti kuracağını açıkladı. Muhtemel kurucular arasında: Eski Başsavcı Hakkı Ketenoğlu, Eski Vali ve Halk Partisi ileri gelenlerinden Avni Doğan, Kurmay Albay Naci Bozkurt, Tümgeneral Naci Akyıldız, fabrikatör Saki Zorlu, Avukat Nedret Akpınar ve iktisatçı Talât Akdoğan yer alıyor.
31.Ocak.1961             Memleketçi Cumhuriyet Partisi ile Hür Demokrat Parti önce birleşme kararı verdiler. Bir gün sonra da birleşmeden vazgeçtiler.  
11.Şubat.1961             AP (ADALET PARTİSİ) kuruldu.
Emekli Orgeneral Ragıp GÜMÜŞPALA (Paşa) Genel Başkan (27 Mayıs günü 3. Ordu Komutanı iken, MBK’ne bağlılık kararını bildirmekte tereddüt gösterdiği gerekçesi ile kısa bir süre Genel Kurmay Başkanlığı görevinde bulundurulduktan sonra derhal emekli/tasfiye edilmiştir.) 
Adalet Partisi; 27 Mayıs darbesinden ile DP’nin siyasetten men ve diğer parti faaliyetlerinin geçici olarak durdurulduğu, başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere bütün bakanların, milletvekillerinin ve parti ileri gelenlerinin yassı ada’ ya götürüldüğü, DP’ye vücut veren vatandaşlar tahrik ve tahkir edilerek büyük çapta eziyet ve zulümlerin yapıldığı, DP’ li olmanın ve DP’ye oy vermenin suç haline getirildiği, bu insanların “düşük” ve “kuyruk” diye aşağılandıkları, darbecilerin arkasına sığınanların her türlü cebir, şiddet ve engellemelere başvurdukları ve bunlardan kurtulmak isteyen vatandaşların ciddi bir arayış içinde bulundukları bir dönem ve ortamda kurulan AP, ilk andan itibaren “Gümüşpala” partisi olarak anılmaya başladı ve “yeni bir umut” olma yoluna girdi.
AP KURUCULARI: Emekli Kurmay Albay Şinasi Osma, Operatör Dr. İhsan Önal, Ord. Prof. Etem Menemencioğlu, Tüccar Mehmet Yorgancıoğlu, İktisatçı Muhtar Yazır, Tabi ve Naşir Tahsin Demiray, Emekli General Necmi Ökten (Paşa) Gazeteci Doçent Cevdet Perin, Avukat Emin Acar ve Gazeteci Kâmuran Evliyaoğlu   
13.Şubat.1961            
YTP kuruldu. Ekrem ALİCAN Genel Başkan. Kurucular : Isparta Eski Milletvekili Dr. İrfan Aksu, Bursa Eski Milletvekili Raif Aybar, Prof. Dr. Hikmet Belbez, Emekli Dr. General Esat Eğilmez, Tokat Eski Milletvekili Av. Hasan Kangal, Emekli Tümgeneral Sırrı Öktem, Yüksek Elektrik Müh. Ve Bursa eski Milletvekili Mithat San, İhtilâl İdaresinin ilk Çalışma Bakanı Prof. Cahit Talas ve Prof. Aydın Yalçın.
YORUM: Her iki kuruluş da, Demokrat Parti’nin başsız, lidersiz ve teşkilâtsız kalan oylarını kanalize etmek amacıyla ortaya çıkmış partilerdir. Bu nedenle, eski demokrat kitle ikiye bölündü. Demokratlar bu partilerden hangisinin DP’nin gerçek halefi ve onun samimi temsilcisi olacağını henüz kestirememişlerdi. Zaten, seçimlerden sonra parlâmentoda her iki partinin de birleşeceği yolundaki söylenti ve kanaatler bir hayli yaygındı. Bu sebeple, DP eğilimli olanlar her iki partiye de tereddütsüz giriyorlardı.
13.Şubat.1961                        TİP  kuruldu.  Mehmet Ali AYBAR Genel Başkan. Aynı gün;  Memleketçi Parti, Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Partisi ve Mutedil Liberal Parti’ de kuruluş dilekçelerini İçişleri Bakanlığı’na verdiler.
07.Mart.1961             
AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala; “Düşük ve Kuyruk yoktur, vatandaş vardır”
09.Mart.1961             
İçişleri Bakanı Nasır Zeytinoğlu, “Ragıp Gümüşpala’nın bu sözleri Bakanlıkça incelenmektedir. Gerekirse soruşturma ve kovuşturmaya geçilecektir.”
11.Mart.1961                          MBK Başkanı Gürsel; “Demokrat Partiyi hortlatmak isteyenler, tehlikeli bir arteşle oynuyorlar” diyerek Gümüşpala’yı ikaz etti.
12.Mart.1961                          Gazeteciler hemen Ekrem Alican’la Ragıp Gümüşpala’yı buldular ve başkan Gürsel’in demeci üzerine ne düşündüklerini sordular. Gümüşpala, kısa ve yuvarlak bir cümle ile yetindi. “Milletin başında bulunanlar daima iyi düşünür, iyi konuşur ve iyi yaparlar.” Gümüşpala, Gazetecilerin bütün ısrarlarına rağmen fazla bir şey söylemekten kaçındı. Fakat, Ekrem Alican uzun bir demeç verdi. Demecine: Başkan Gürsel’in haklı olduğunu, fikirlerine aynen katıldığını, bu yolda görünenlerin tehlikeli bir ateşle oynadıklarını tekrar etti ve bu sözleriyle Adalet Partisini suçluyormuş gibi bir durum takındı.
İşte, Adalet Partisini öteki partilerin önüne geçiren etkenlerden biri de bu olmuştur. Bu ve benzer etkenlerin tümünü sıralayacak olursak :
1) Ragıp Gümüşpala’nın mağdurluğu ve söylentilere elverişli olmayan hayatı ile AP kurucularının eski Demokrat Parti’ye karşı olmaları,
2) Yeni Türkiye Partisi Başkanı Ekrem Alican’ın, Başkan Gürsel’in demecini açıkça ve kuvvetle desteklemesi ve bir gün sonra da verdiği demeçte “Amme vicdanının mahkum etmediği vatandaşlara” partisinin açık olduğunu söylemesi,
3) Ord. Profesör Ali Fuat Başgil’in Adalet Partisi listesine girişi...
Seçimlere başka partiler de hazırlanıyorlardı, ama Demokrat Parti kitlesinin oylarını YTP ile AP’ nin toplayacağı artık iyice anlaşılmıştı. Özellikle bu, kapatılmış partinin (DP) macera dışında kalmaya dikkat edenleri YTP’ne kayıyor; Fakat, militanları Adalet Partisi’ni destekliyordu.
11.Mart.1961             
Sanayi Bakanı Şahap KOCATOPÇU, “Politika gayeleriyle inşa edilen bütün fabrikaların kapatılacağını” söyledi. Bir tek fabrika bile kapatılamadı. Devam eden yatırımların olarak bedeli: 22.5 Milyar TL’dir. (2400 ton altın ve 2.5 milyar Amerikan doları değerinde) Bu yatırımların tamamı 1971 yılına kadar tamamlanmıştır.
15.Mart.1961              Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği kuruldu. 
15.Mart.1961             
AP Genel Sek. Yard. ve eski Demokratlardan Mehmet Yorgancıoğlu, Osman Kibar ve Mehmet Karaoğlu ile Ali Kinsizer, DP Lehinde propoganda yapmak suçundan İzmir’de tutuklandı.
18.Mart.1961             
AP’ nin ilk Genel İdare Kurulu Üyeleri belli oldu. Ragıp GÜMÜŞPALA (Genel Başkan), Genel Başkan Yardımcıları : Mehmet YORGANCIOĞLU,  Cevdet PERİN, Necmi ÖKTEN, Şinasi OSMA, Ferhat Nuri YILDIRIM, Üyeler : Tahsin DEMİRAY, Etem MENEMENCİOĞLU, İhsan ÖNAL, Emin ACAR, Kâmran EVLİYAOĞLU, Muhtar YAZIR, Mehmet TURGUT, Ahmet GÜRKAN, Nurettin BULAK, Abdurrahman YAZGAN, Nazmi ÖKTEM, Bedri DEMİRCİOĞLU, Said KONURALP, Kâmil TEKEREK, Hürrem KUBAT, Nuri BEŞER, Rauf KIRAY, Nihat SU, Hasan ÖLÇEK
AP’YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER : Metin TOKER, Akis Dergisi’nde “İktidarda bulunmadığı halde, iktidarı savunmak, ihtilâlden bu yana CHP’ nin en büyük derdini teşkil etmiştir.” Diyor.Çünkü halk, darbeyi CHP’nin yaptırdığına inanıyordu. 150 üyeden oluşan kurucu meclis’ in 50 üyesi CHP’li, 25 üyesi CKMP’ li olmasına, 75’ inin ise değişik kuruluş ve organlardan tayinle gelmiş bulunmasına rağmen, bunların daha çok CHP eğilimli olmaları, Askeri müdahalenin CHP tarafından yaptırıldığına halkı inandırmaya yetmişti. CHP’liler değişik vesilelerle kurucu meclisin kahir ekseriyetinin CHP’ li olduğunu yazmış ve söylemişlerdir. Ayrıca, AP’ nin kuruluşu sırasında “düşükler” ve “kuyruklar” sözleri çok revaçtaydı.
22.Mart.1961             
Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği icra komitesi kendi arasında görev taksimi yaptı. Buna göre:  Başkanlığa Akademiler Komutanı General Faruk Gürler, Sekreterliğe Ordu Kurmay Başkanı, Kurmay Yarbay Emin Arat, İstihbarat Şefliğine Radyoevi Müdürü Turan Çağlar getirildi. Silâhlı kuvvetler birliğine yeminle giriliyordu. İstanbul’da kurulan bu teşkilâta, başta Genel Kurmay Başkanı olmak üzere, bütün kuvvet komutanları, çok az isisnayla generaller, albaylar ve diğer küçük rütbeli subaylar girdiler. Bu örgüt daha sonra Ankara’ya ve diğer illere yayılarak genişledi. Örgütün Ankara’da ki merkezi Harpokulu idi. Sıtkı Ulay’ın dediğine göre bir kısım Halk Partililer de cunta ile temas halindeydiler.
24.Mart.1961             
AP Genel Merkezinden açıklama: “...Tek parti hakimiyetinin yeniden baş kaldırması’nı asla kabul etmeyen partimiz, siyasi hayatımızı totaliter rejimlerle yönetmek isteyenlere ve bilhassa kominizme karşı bir teminat olmak azim ve iradesine sahiptir.”
26.Mart.1961             
CHP’nin Yeni Kurulan Partiler hakkında görüş ve düşünceleri yayınlandı: “Bu parti, (AP) kurucularından olan birkaç emekli subay hariç, Demokrat Partinin Ankara ve diğer illerde, feshine kadar mevcut bulunan hiziplerinin yardımıyla kurulmaktadır. Bir hizip bir partiyi tutarsa, diğeri bir başka partiyi tutmaktadır. Anlaşamayan gruplar başka partilere meyletmektedir. Partilerin gerek merkezde, gerekse vilâyetlerdeki teşkilâtı daha ziyade müfrit (!) Demokrat Partililerden kurulmaktadır. Bu suretle partiler, Demokrat Partinin teşkilâtı halinde bulunuyorlar.” Milliyet, 26.Mart.1961  
01.Nisan.1961             27 Mayıs’ ın kuralları çerçevesinde siyasi faaliyet serbest bırakıldı.
12.Nisan.1961            
UNESCO’nun tavsiyesi doğrultusunda Bakanlar Kurulu 12.04.1961 tarih ve 5/1066 sayılı kararname ile “Türk Kültür Dernekleri” adı ile bir dernek kurulmasına karar verdi. Bu dernek, ilk genel kurulunda adını “HALKEVLERİ” olarak değiştirdi. (1963 yılında Halkevleri’ne Bakanlar Kurulu Kararı ile “Kamu Yararına Dernek” ststüsü verildi.)
19.Nisan.1961             Amerika’dan 1 milyon TL yardım almak için bir anlaşma imzalandı.
24.Mayıs.1961            Yeni Seçim Kanunu kabul edildi.
27.Mayıs.1961           
Halkoyuna sunulmak üzere 1961 Anayasası Kurucu Mecliste; 2’ye karşı 260 oyla  kabul edildi. Çekimser kalanlar : Orhan Köprülü ile Yekta Karamüftüoğlu                                 
MBK tarafından yaptırılan Anayasanın dibacesine, “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışları ile meşruiyetini kaybetmiş bir iktidara karşı Türk Milleti adına direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs devrimi yapılmıştır”  cümlesi konularak, güya meşruiyet ihdası sağlanmaya çalışıldı. Böylece, Anayasa da bile yalan söylemek gereğini duymuşlardı.
08.Haziran.1961         
Korgeneral Cemal Madanoğlu MBK’ dan istifa etti. Dengeler bozuluyor.
Devlet Başkanı Cemal Gürsel, Anayasa’ya “kırmızı oy” vermenin vatana ihanet olduğunu ilân etti. Kırmızı oy propogandası yapanlar tutuklanmaya başladı.
09.Temmuz.1961        
ANAYASA (aleyhte propoganda yasaklanarak) HALK OYUNA SUNULDU. Katılım: % 83 Katılanların % 39.6’sı red oyu kullandı. Katılan 100 vatandaştan ancak  43.4’ ü evet dedi. (CHP mensupları 1961 Anayasasını kendi eserleri olarak takdim ettiler. Propogandalarını buna göre yaptılar ve parti olarak “topluca” EVET oyu verdiler. 14.Temmuz.1961 / Son Havadis) Ancak; Bu şekilde kabul ettirilen Anayasa ilk defa 1972’de kısmen değiştirildi. 1980 yılında da bir başka ihtilâl tarafından ortadan kaldırıldı. Çünkü, Milletin arzu ve eğilimlerine göre yapılmayan anayasaları millete mal etmek mümkün değildir.
12.Temmuz.1961                    Avrupa Türkiye’nin Ortak Pazar’a katılma önerisini reddetti.
19.Temmuz.1961        
İnönü; Basın toplantısı, “Milli Birlik Komitesi gibi hem kanuni, hem manevi mesuliyet altında olan geçici bir idarenin hassasiyetini insaf ile anlamak lâzımdır. Anayasa kabul olunmuş, yakın bir zamanda seçim olacaktır. O zamana kadar huzurun muhafazası, sükunet ve muvaffakiyet ile normal devre girilmesini MBK üyelerinin arzu etmeleri iyi bir işarettir., Bu beyanatları, şiddet tedbirlerine temayül mahiyetinde görmeyiniz. Bunu tavsiye ederim.” (İhtilâlden Sonra İ.İ., S. 68)
20.Temmuz.1961                    ANAYASA resmen yürürlüğe girdi.
21.Temmuz.1961        
Devlet radyolarından “hırsızlar kervanı” adlı programın yayınına başlandı ve hiçbir yargı kararı olmaksızın, sadece Yüksek Soruşturma Kurulu’ca hazırlanan iddianamelere dayanılarak; DP ileri gelenleri aleyhine yalan ve iftira yağdırıldı.  
29.Temmuz.1961        
Adnan Menderes’in oğlu Yüksel Menderes Dışişleri Bakanlığındaki görevinden ayrıldı. YTP’ ye katılarak seçimlerde Aydın’dan aday olacağını söyledi. Derhal tepki, istismarlar ve kınamalar başladı.
01.Eylül.1961             
YTP Genel İdare Kurulu üyesi Profesör Aydın Yalçın, Demokratları övmek ve 27 Mayıs rejimini eleştirmek suçundan İzmir’de tutuklandı.
04.Eylül.1961                          Kurucu Meclis çalışmalarını bitirdi ve süresiz olarak tatile girdi.
05.Eylül.1961             
31 Ağustos’ dan beri Çankaya da yuvarlak masa konferansı yapan parti liderleri ortak bir bildiri yayımladılar. Bu bildiri ve mutabakat metninde şu hususlar yer aldı. (Anlaşma metni)
a) 27 Mayıs devrimini siyasal çıkarlara alet etmemek,
b) Atatürk reformlarını korumak.
c) İslâmiyet’i siyasal çıkar ve amaçlara alet etmemek,
d) Yassıada Mahkemelerinde alınan kararları eleştirmemek ve parti çıkarları için kullanmamak.
e) MBK’ nın seçim siyasetini eleştirmemek,
f) Ülkede bölücülük yaratacak propogandalar yapmamak,
g) Aşırı sola, kominizme, aşırı sağ ve ırkçılığa ve her türlü totaliter sisteme ve ayrıcalığa karşı gelmek.
15.Eylül.1961           
Yassı ada davaları bitti. Kararlar açıklandı. Demokrat Partinin 15 üyesi hakkında ölüm cezası ve 32 üyesi hakkında da müebbet hapis cezası verildiği açıklandı. Diğer DP’ liler 4-15 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Menderes, Zorlu ve Polatkan’ ın idam kararları tasdik edildi. Hukuk iflâs etti. Ebedi sürecek bir utanç tablosu ortaya çıktı. Beklenen olmuş, asilerin alçak ve utanç mahkemesi; Suçun oluşmadığı ortamda en ağır cezalar verilmiş ve “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor”  biçimindeki dikta ve despotizmin emirleri, adalet ve hukukun utancı olarak yerine getirilmişti.
MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ BİLDİRİSİ
Yassı Ada Mahkemesi kararlarının açıklandığı günün sabahı (henüz kararlar açıklanmadan) Milli Birlik Komitesi aşağıdaki bildiriyi yayınladı. Bildiri aynen şöyle:
“Aziz Türk Milleti,
Yassıada duruşmalarının neticelerinin açıklanacağı şu günlerde vatandaş vicdanını bulandıracak ve Milli Birlik Komitesi’nin kanuni otoritesini zedeleyecek mahiyette bazı şâyiaların tereddütsüzce yapılmakta olduğu maalesef müşahade edilmektedir. Büyük Türk Milleti şuna emin olmalıdır ki, Milli Birlik Komitesi 27 Mayıs ruhuna uygun yapmış olduğu yeminin altında kanunlarla sınırlanan yetkilerini vicdani kanaatlerinden başka hiçbir tesire kapılmaksızın memleketin yüksek menfaatlerine en uygun olarak kullanacaktır. Her zaman milletin huzuru için çalışan Milli Birlik Komitesi bu açıklamayı bir vazife bilmektedir.”
Milli Birlik Komitesi’nin bu bildiriyi yayınlamasından bir gün sonra Ulus Gazetesi’nde yer alan “MBK 12 idamı müebbete çevirdi” başlıklı haberde, “Yüksek Adalet Divanınca ölüme mahkum edilen sanıklardan sakıt Reisicumhur Celâl Bayar, sakıt Başbakan Adnan Menderes, sakıt Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve sakıt Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ ın ölüm cezaları 15 Eylül 1961 tarih ve 75 numaralı karar ile tasdik edilmiştir. Ancak, sakıt Reisicumhur Celâl Bayar’ın 65 yaşını bitirmiş olması dolayısıyla cezası müebbet hapse tahvil edilmiştir. Ölüm cezalarına mahkum edilen Refik Koraltan, Agâh Erozan, Ebrahim Kirazoğlu, Ahmet Hamdi Sancar, Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ve Rüştü Erdelhun’ un cezaları da, 15 Eylül 1961 tarih ve 75 sayılı kararla müebbet hapse çevrilmiştir. Yalnız cezaları tasdik edilenlerin, cezaları oy birliği ile verilmiştir. (Ulus Gazetesi, 16 Eylül 1961) 
16.Eylül.1961           
Fatin Rüştü ZORLU ve Hasan POLATKAN alçakça asılarak şehid edildi. Menderes intihara teşebbüs etti. Tedaviye alındı. 
17.Eylül.1961           
Başvekil ADNAN MENDERES hunharca ve haksızca asılarak şehit edildi. İnfazlardan sonra AP çok sıkıntılı günler yaşamaya başladı.
O güne kadar AP dışındaki partiler bu konu ile gerekli şekilde ilgilenmedikleri halde, Menderes ve arkadaşlarının idamı AP’ yi karıştırmıştı. Muhalif basın “AP karıştı, istifalar var” diye adeta bayram yapıyordu. Yerlerinden kopup gelen vatandaşlar ve teşkilât mensupları, bu konuda gereken her şeyin yapılmadığı gerekçesiyle, Genel Başkan Ragıp Gümüşpala’ yı ağır bir şekilde eleştiriyorlardı. Aslında, idamlar konusunda tek başına rahmetli Gümüşpala’ yı suçlamanın anlaşılır bir yanı yoktu.  
24.Eylül.1961           
“DÜŞÜK” ve “KUYRUK” ; 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında, “düşük” ve “kuyruk” kavramları bir hakaret, aşağılama ve dışlama ifadesi olarak siyasi literatürümüze sokulmaya çalışılmıştı. DP’ liler ve yakınları bu sıfatlarla anılmış ve adeta yaşama hakkı tanınmaması gereken insanlar olarak görülmüştü. Siyasette bu üslûbu benimseyen ve benimsetmek için var gücüyle çaba sarf eden insanların, daha sonra demokratlığı ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmamaları manidardı. O tarihlerde bu gruplarda yer alan Bülent Ecevit, Ulus Gazetesinde çeşitli makaleler yazmış ve “düşük” ve “kuyruk” konusunu sürekli işlemiştir. (Milliyet Gazetesi, 24.Eylül.1961)  
02.Ekim.1961           
Hükümet sağ partileri baskı ve takip altına almaya başladı. Ankara ve Kayseri’de 12 AP’ li gözaltına alındı. AP Genel Başkan Yardımcısının radyo konuşması incelemeye alındı. Gürsel, “Osman Bölükbaşı radyoyu suistimal etmiştir” dedi.  İstanbul’da 3 AP’ li daha tutuklandı. Zeytinoğlu, Gümüşpala’ dan zabıt ve vesikalar talep etti.
15.Ekim.1961           
SEÇİMLER,    
Senato                        : AP, 70 – CHP, 36 – CKMP, 16
Milletvekilliği            : CHP, 173 – AP, 158 – YTP, 65 – CKMP, 54
Bazı (sol) tarihçilere göre; Askeri “ara dönem” sona erdi !?...
17.Ekim.1961            CHP ve MBK’ nın yayın organı Ulus Gazetesi’nde bir yazı ve görüşler :
“Eşit şartlar altında serbest ve dürüst bir seçimle iş başına geldikten sonra siyasi hareketleri bertaraf etme ve iktidarı her ne pahasına olursa olsun devam ettirme gayretine kapılan (DP) Liderlerinin elinde muhalefet yıllarında millete vadettiği hürriyet anlayışından ve demokratik nizamdan zamanla adım adım uzaklaşmış, demokratik nizamın teminatını sağlayan basın, üniversite, adalet cihazı ve amme müesseseleri üzerinde ağır baskılara girişmiş, din duygularını siyasi maksatlarla istismar etmiş, medeni varlığın zaruri temeli olan devrimleri ret ve inkâra yol açmış, partizan tutumu ile vatandaşlar arasında husumet ve nifak yaratan zulmü ve ayrıca sözde cepheler kurmaktan çekinmemiş, bilhassa; 1955’den sonra plânsız, israfçı, enflâsyoncu tutumu ve çeşitli su istimalleriyle memleketin iktisadi ve mali itibarının sarsılmasına de sebep olmuş, milli varlığımız şerefli orduyu siyasi emel ve maksatlara vasıta etmeye kalkışmış, gerek mevzuat ve gerekse tatbikat olarak umumi ve mahalli seçimlerde milli iradenin eşitlik, serbestlik ve emniyet içinde belirlenmesine gittikçe artan bir şekilde engel olmuş, devlet mallarını ve devlet radyosunu parti hizmetlerinde kullanma yolunu tutmuş, sonunda meclis murakabesini dahi işlemez hale getirmiş ve nihayet demokrasinin vazgeçilmez unsurunu teşkil eden muhalefeti açıkça inkâra giden ve demokratik nizama uyma vasıtası olan serbest seçim ümidinin tamamen kaybına (Seçimlere daha bir yıl var iken, böyle bir peşin hükme nasıl varılabiliyordu ?) kadar varan tutum ve davranışları ile gayri meşru bir zulüm ve baskı idaresi haline gelmiş olan bir iktidara karşı Türk milletinin vicdanının yükselen emre uyarak, milletin direnme hakkını kullanan Türk Silâhlı Kuvvetlerinin hiçbir zümre veya siyasi teşekkül lehine olmaksızın (Yalan. Öyle ise, DP dışındaki diğer partiler ve CHP niçin siyasetten men edilmedi. Başkan ve Milletvekilleri neden Yassı adaya tıkılıp sorgulanmadı ?) gerçekleştirmiş bulunduğu 27 Mayıs ihtilâlinin siyasi maksatlarla her ne surette olursa olsun istismarına müsaade edemeyeceğimizi kesin olarak beyan ve bu itibarla yıktığı ve milli vicdanın mahkum ettiği Demokrat Partiyi ve O’nu temsile ve devam ettirmeye teşebbüs mahiyetindeki her türlü davranışı şiddetle reddederiz.”
Dönem itibarıyla; CHP’nin yayın organı ULUS Gazetesi ile İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker tarafından yayınlanan AKİS Dergisinin, MBK’nin her karar ve icraatına canla başla sahip çıkıp, tıpkı “sahibinin sesi” gibi yayınladıkları ve tam bir tahrik ve tahkir makyajı içinde sundukları görülür. Nitekim, fazla değil sadece 21 yıl sonra 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırılmış ve 27 Mayıs tasarruflarının ve idamların ülke için hiçbir olumlu sonuç vermediği açıkça ortaya çıkmış ve iyice anlaşılmıştır. 
18.Ekim.1961           
Cemal GÜRSEL, Cumhurbaşkanlığı için aday olacağını açıkladı ve “memleketi bu halde ve bu şartlar altında bırakmam doğru olmaz” dedi.
20.Ekim.1961           
Cemal Gürsel, bütün siyasi parti yetkililerini Çankaya’da toplayarak, hükümetin kuruluş şekli ve Meclisin açılabilmesi için şartlarını ortaya sürdü. O şartların başında  şular yer alıyordu :
1. Cumhurbaşkanlığına Cemal Gürsel’in Seçilmesi,
2. CHP ile AP’ nin koalisyon Hükümeti Kurması,
3. Demokrat Partililerin Affının İstenmemesi,
4. Eminsu’ ların Orduya Dönmesi,
5. 147’lerin Üniversiteye Dönmesi.
6. Milli Birlik Komitesi Üyelerinin kaydıhayat şartıyla tabii Senatör olmaları.Zamanı idarelerinde uygulamalar hakkında kesinlikle yargıya baş vurulmaması.
7. Milli Güvenlik Kurulunun kurulması ve Genel Kurmay Başkanlığının tekrar Cumhurbaşkanlığına bağlanması. Bu şartlar, ister istemez bütün parti liderleri tarafından kabul edildi.
21.Ekim.1961           
Cuntacılar “21 Ekim Protokolünü” imzaladılar. / Askeri Cunta (Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği)  bu gün saat: 14.30’da toplanmış, Milli Birlik Komitesi tarafından oluşturulan Kurucu Meclis’ in yapmış olduğu ve halk oylamasından geçmiş, Resmi Gazete de yayımlanmış Anayasa’ ya ve Seçim Kanunlarına dayanarak kendi hükümetinin zamanı ve idaresinde yapılmış bir seçime rağmen, duruma müdahale etmek için aşağıdaki, usul, şekil ve surette kararlar almışlardır.
21.EKİM.1961 PROTOKOLÜ / HARP AKADEMİSİ ZABIT VARAKASI :
1. Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları “aşağıda açık imzaları bulunan” komutanlar ile 21 Ekim 1961 günü toplanmışlar ve gündemlerinde mevcut olan konuları müşterek müzakere etmişler ve ittifakla aşağıdaki kararı almışlardır. Buna göre;
a) TSK 15 Ekim 1961 günü yapılmış olan seçimden sonra gelecek Yeni TBMM toplanmadan evvel fiilen duruma müdahale edecektir.
b)  İhtilâli milletin hakiki ve ehliyetli mümessillerine tevdi edecektir.
c) Bütün siyasi partiler faaliyetten men edilecek, seçim neticeleri ile Milli Birlik Komitesi fesh edilecektir.
d) Bu kararın tatbiki 25 Ekim 1961’ den sonraki bir güne tehir edilmeyecektir.
2. İş bu zabıt varakası üç nüsha olarak tanzim edilmiş ve bütün üyeler tarafından imza edilmiştir. 21.Ekim.1961, Saat: 18.00
GENERALLER: Korgeneral Refik Tulga, Tümgeneral Fikret Esen, Tümgeneral Rafet Ülgenalp, Tümamiral Bahattin Özülker, Tuğgeneral Faruk Gürler, Tümamiral Celâl Eyiceoğlu, Tuğgeneral Yusuf Alpansu, Tuğgeneral Faruk Güventürk, Tuğamiral Kemal Kayacan, Tuğgeneral Muhsin Batur, Tuğamiral İsmail Aktulga,
ALBAYLAR: Behçet Özdemir, Doğan Özgöçmen, Suat Aktulga, Namık Kemal Ersun, Burhan Hüroğlu, Halim Kural, Recai Baturalp, Mehmet Bora, Emin Aytekin, Vecihi Akın, Ferit Erdoğan, Necati İşcan, Turan Çağlar, Fikret Köknar, Rıfat Eranulu, Cemal Baykan, Cemal Öcal, Bülent Tarkan, Zarif Çetindağ, Celal Ugan, Bedrettin Demirel, Vahit Gürkan, Şerafettin Olcay, Emin Alpkaya, Ahmet Germez, Necati Ogan, Tâlat Aydemir, Talât Turan. Not: Bu protokol Korgeneral Cemal Tural dahil 38 General ve Subay tarafından imza edilmiştir.
23.Ekim.1961           
Gürsel parti liderleri ile MBK’ da hükümetle görüştü. Kuvvet komutanları de bir toplantı yaptılar.
24.Ekim.1961           
Parti Başkanları, komutanlar önünde bir protokol imzalamak suretiyle, ileri sürülen ve ortaya konulan bütün şartlara uyacaklarını kabul ve taahhüt etti.
25. Ekim.1961          
Yeni, iki kademeli Meclis açıldı. İsmet İNÖNÜ Başkanlığında ilk toplantısını yaptı. 9. turda TBMM Başkanlığına CHP Rize Milletvekili Fuat SİRMEN 227 oyla; Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına ise, 28.10.1961 günü Kayseri Bağımsız Senatörü Suat Hayri ÜRGÜPLÜ seçildi.(20.Ekim.1961 tarihli ve Cemal Gürsel’ in parti liderlerine imzalattırdığı protokol basına açıklandı.)
25.Ekim.1961           
20 EKİM PROTOKOLÜ : Askeri müdahaleden vazgeçilip siyasi parti başkanlarına zorla bir protokol imzalatıldı. Buna göre, Cemal Gürsel Cumhurbaşkanlığı için tek aday olacak, DP’ lilerin affı asla gündeme getirilmeyecek ve 27 Mayıs kesinlikle eleştirilmeyecek.
26.Ekim.1961           
Cemal GÜRSEL 607 oyun 434’ünü alarak (7.) Cumhurbaşkanı seçildi. (Adalet Partisi adayı  Ali Fuat BAŞGİL istifa ettirilmiştir. )
20.Kasım.1961         
VIII. (1.) İNÖNÜ HÜKÜMETİ ( 20.Kasım.1961 – 25.Haziran.1962 ) Koalisyon
20.Kasım.1961                      
Hükümet kuruldu. CHP-AP koalisyonu. İnönü 77 yaşında Başbakan.
Ana hatları ile hükümet protokolü:
1. 27 Mayıs devrimini siyasi çıkarlara alet etmemek,
2. Atatürk reformlarını korumak,
3. İslâmiyeti siyasi amaçlara alet etmemek,
4. Yassıada mahkemelerinde alınan kararları eleştirmemek ve parti çıkarları için kullanmamak,
5. Ülkede bölücülük yaratacak politikalar yapmamak,
6. Aşırı sola, kominizme ve aşırı sağa, ırkçılığa, her türlü totaliter sisteme ve ayrıcalığa karşı çıkmak,
7. Dış Siyaset konularında birlik,
8. Af meselesi üzerinde durmamak., Bunlardan bir kısmı AP açısından kendini inkâr anlamını taşıyordu.
İNÖNÜ; “Eğer bu koalisyonu yapmasaydık, yani yani yalnız başına CHP iktidarda olsaydı vatandaşlar arasında husumet çok artardı. Lâkin birinci koalisyon sayesinde, vatandaşlar arasındaki düşmanlık evvelâ sureta (görünüşte) fakat kısa bir zaman sonra, esaslı surette azalmıştır. Şimdi dikkat edin, bütün partiler, bizimle ayrı koalisyon yapmayı istemektedirler. Yeni yapılacak koalisyonda da hususi maksatlar güdülür, gene aldatılmamız hali devam ederse bille zararı yok... göstereceğimiz iyi niyetle memleketi selâmete çıkarırız. Ne kadar muvaffak olursak o kadar kazançtır.” (Giritlioğlu, Türk Siyasi Tarihinde Cumhuriyet Halk Partisinin Mevkii, İkinci Cilt, s. 322)
30.Kasım.1961         
19 aylık bir süreden sonra Ankara ve İstanbul’da sıkıyönetim kaldırıldı.
31.Aralık.1961         
İstanbul’da 10.000 işçi bir gösteri yürüyüşü yaptı. Toplu İş Sözleşmesi ve grev hakkı istendi. Açlık, yokluk ve pahalılık protesto edildi.
09.Şubat.1961          
“9 Şubat Protokolü” Bu gün, İstanbul’da, Jandarma Tugayında İstanbul Valisi General Refik Tulga Başkanlığı altında “Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği” tarafından bir toplantı yapıldı. Toplantıya Ankara grubu adına Dündar Seyhan katıldı. Hazır olan 54 general ve yüksek rütbeli subay müştereken bir karar alarak hep birlikte altını imzaladılar. Alınan kararlar:
1. Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği, hiyerarşik nizama uygun olarak, iktidara el koyacaktır.
2. Harekât için Hava Kuvvetlerinin muvafakatının alınması şarttır.
3. Harekât, 28 Şubat’a kadar olan müddet içinde icra edilecektir.
İki nüsha olarak hazırlanan ve her iki nüshası da hazır bulunan 54 subay tarafından imzalanan bu vesika “9 Şubat Protokolü” olarak anılacaktır. 
10.Şubat.1962                        AP Grubunda ilk defa DP’lilerin Af Konusu gündeme geldi.
18.Şubat.1961          
9 Şubatçılar bölündü. Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay ile Hava Kuvvetleri Komutanı General İrfan Tansel darbeye rıza göstermediler. Albaylar cuntası lideri Talât Aydemir ise; “Kendisine tarihin, ağır ve sorumlu bir vazife yüklemiş olduğuna inanıyor ve Türkiye’yi ancak kendisinin kurtarabileceği fikrini değişmez bir şekilde benimsemiş bulunuyordu” bu inanç ve psikoloji ile faaliyetini sürdürdü.
22.Şubat.1962          
Talat AYDEMİR başarısız bir ihtilal girişiminde bulundu. 24 Şubat günü Talat AYDEMİR ve 73 arkadaşı emekliye sevk edildi. Hükümet tarafından 22 Şubatçılar hakkında soruşturma yapılmaması teminatı verildi. (10 Mayıs 1962 tarih ve 50 sayılı kanun) “Asker kişiler tarafından 22-23 Şubat 1962 olayları dolayısı ile veya daha evvel bu olaylara esas teşkil edebilecek mahiyette işlenen fiil ve hareketler için ceza kovuşturması yapılmaması hakkında kanun” Bu kanun İnönü’nün talimat ve baskısı sonucu kabul edildi. (Böylece, önemli mevkilerdeki bazı kişilerin adının karışabileceği ve birçok politik soruna yol açabilecek uzun bir yargılama sürecine ve ‘çok önemli skandallara’ engel olundu; Toker, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları, 1961-1965 s.102) Aynı sürede tartışılmaya başlanan DP’ lilerin affına İnönü karşı çıktı. AP’ de huzursuzluk başladı. Ayrıca, 22 Nisan 1962’de İnönü önderliğinde Meclisten bir af yasası çıkartılarak, Aydemir ve subay arkadaşlarının tekrar orduya dönmeleri sağlandı. (Age.,)
03.Mart.1962           
Tedbir Kanunu TBMM’de kabul edilerek Cumhuriyet Senatosuna sevk edildi.
05.Mart.1962           
Tedbirler Kanunu Cumhuriyet Senatosunda kabul edilerek, onay için gönderildi.
07.Mart.1962           
AP içerisinde, DP’lilere af ve Talât Aydemir ve arkadaşlarına sağlanan avantajlar konusunda huzursuzluk ve anlaşmazlık had safhaya ulaştı. Grup “ılımlı” ve “hışımlılar” ile “müfrit” ve “mutediller” olarak bölündü. Sonuçta; Kurucu Merkez İdare Kurulu üyesi Mehmet Yorgancıoğlu, Tahsin Demiray, Ahmet Gürkan, Mehmet Turgut, Gökhan Evliyaoğlu ve Mehmet Ali Aytaş paşa AP’ den ihraç edildi. Gerilim iyice tırmanmaya başladı.
01.Haziran.1962       
38 Sayılı “Anayasa Nizamını, Milli Güvenlik ve Huzuru Bozan Bazı Fiiller Hakkında Kanun” halk tarafından bilinen adıyla; Tedbirler Kanunu çıkartılarak; Demokrat Parti lehine her türlü yazı, söz, eylem ve beyanat yasaklandı. Aksine hareket edenlere bir yıla kadar hapis cezası getirildi. DP aleyhine her şey serbest ?! Önerge ve yasalaşan metnin altında AP’ nin imzası var. Kanun 27 Mayıs olayının sisler içinde bırakılmasının başta gelen sebebidir. Böylece, DP hakkında olumlu konuşmayı yasaklayan bu kanun, kaldırılmasından sonra bile Demokrat Partiden bahsetmek isteyenleri dahi suskun bırakmıştır. Bu suskunluğa karşılık, 27 Mayıs yandaşı basında ise mesnetsiz, asılsız iddialar günümüze kadar devam ede gelmektedir. 
01.Haziran.1962     
Tedbirler Kanunu nedeniyle yaşana gerginlik koalisyonun dağılmasına neden oldu. Parti grupları arasında yapılan barış ve hükümeti sürdürme çabaları sonuç vermeyince, 20.Kasım.1961 de “zoraki” olarak kurdurulan AP-CHP koalisyon hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. İstifa Cumhurbaşkanında bekletiliyor. Aynı gün Cemal Gürsel; “29 Ekim 1962 tarihine kadar af çıkacaktır” açıklamasını yaptı. Bu açıklama üzerine İnönü Gürsel’e karşı tavır aldı. Hemen ertesi gün vaki olan görüşmede Gürsel, İnönü’ye; “Silâhla Anayasa’yı ihlâl edeni af ediyorsunuz. Parmakla Anayasa’yı ihlâl edeni af etmiyorsunuz.”  Deyince İnönü cevaben; “Ordu zorla politikaya girmiştir. Fakat çıkmaktadır. Bu af kanunundan ziyade tedbirdir. Fakat, bundan sonra ceza veririz.” Gürsel, DP’lilerin affı meselesinde ısrarlıydı. İnönü’ye; “Meclis tatilinden önce af çıksın.” Dedi. Bundan sonra aralarında şu konuşmalar geçti: 
İnönü: Taahhüt edemem. 1962 yılı içinde bu işi yapmaya çalışacağım.
Gürsel: Neden sakınıyorsun?
İnönü: Hiçbir şeyden çekinmiyorum.
Gürsel: Neden bekliyorsun?
İnönü: Birçok tedbirler aldım. Onların neticesini beklemek zorundayım.
Gürsel: Şu halde tedbirlerine güvenmiyorsun.
İnönü: Siyasi alandaki tedbirler riyaziyedeki gibi, iki kere iki dört eder mahiyetinde olamaz.  
Meselâ iyi muamele edersin, adam uslanır. İyi muamele edersin adam azıtır. Onun için tedbirlerimin sonunu müşahade etmek zorundayım. (M. Hekimoğlu, 27 Mayıs’ın Romanı, 1975 s.26 / Giritlioğlu, Türk Siyasi Tarihinde CHP’nin Mevkii, İkinci Cilt, s. 297-298)
06.Haziran.1962       
AP Genel İdare Kurulu yenilendi. Ilımlılar tarafından Genel Başkana bir muhtıra verilerek, “yürütülen yanlış politikalar eleştirildi” Muhtıra 15 Senatör ve 49 Milletvekili tarafından imzalandı. AP’ de bölünme bekleniyor. 
13.Haziran.1962       
İnönü; 27 Mayıs’ın “BAYRAM” olarak kutlanmasına ilişkin olarak TBMM’ne bir kanun teklifi verdi. Tasarı,Genel Kurula 3.Nisan.1963 tarihinde geldi ve kabul edildi. 9.Nisan.1963 günü de Cumhuriyet senatosunda onaylanarak yürürlüğe girdi.
24.Haziran.1962       
İnönü, Af Kanunu tartışmaları’nın hükümeti çalışamaz hale getirdiği gerekçesiyle istifa etti
25.Haziran.1962       
IV. (2.) İNÖNÜ HÜKÜMETİ ( 25.Haziran.1962 – 25.Aralık.1963 ) Koalisyon,
Koalisyon ortakları : CHP – YTP  ve CKMP ile Bağımsızlar.  
24.Eylül.1962           
CHP Sözcüsü Avni DOĞAN : “İhtilâli biz yapmadık. Ama, biz hazırladık. Bu sebeple, milletin, ihtilali CHP’ye atfetmesinde biraz da hakkı vardır.” ULUS Gazetesi / 24.09.1962
02.Ekim.1962           
Demokrat Partilileri affetme girişimleri nedeniyle, AP’ ye karşı protesto gösterileri ve nümayişler başladı ve Genel Merkez saldırıya uğradı. Emniyet kuvvetleri saldırıya karşı ilgisiz kaldı. Milletvekili ve Senatörler tarafından “saldırı olayı” şiddetle kınandı.
12.Ekim.1962           
72 Sayılı Kanunla, (siyasi hakların iadesi hariç olmak üzere) Demokrat Partililere “Kısmi Af” çıkartılarak, ceza evlerinden tahliye edilip evlerine dönmeleri sağlandı.
18.Ekim.1962           
Kısmi Af. Demokrat Parti Milletvekillerinin çoğu Kayseri’de tahliye oldu.
30.Kasım.1962         
AP, Birinci Büyük Kongresi toplandı. Ragıp Gümüşpala Genel Başkan, Süleyman Demirel Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı. Dr. Sadettin Bilgiç Propoganda Başkanı. Kongrede “Milli Hakimiyet Yemini” yapıldı. Ayrıca kongrede “Demirel’in” masonluk konusu gündeme getirildi. Demirel’in Masonluk belgesi ilk defa bu kongrede delegelere dağıtıldı.
11 Aralık 1962         
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kuruldu.
17.Aralık.1962         
CHP kaynıyor. Muhaliflere hitaben İnönü : “Arkadaşlarım, size hürmetim bakidir, aranızda en son arkadaşınız olarak ömrümün sonuna kadar çalışmakla şeref duyarım. Amma emanetinizi bu kayıtlar altında taşımam” derim.. “Kabul ederseniz beraber çalışırız. Kabul etmezseniz, geçerim aranıza otururum. Yeni genel başkanı seçeriz.” (İnönü, İhtilâlden Sonra İsmet İnönü, 1960-1961, s.77-78)
20.Şubat.1963          
İnönü; Siyasi af konusunda konuştu : “Siyasi affın görüşülmesine mani olan başlıca unsur; Siyasi affın başlıca bir konu olarak istismar edilmesi, tahrik vasıtası yapılmasıdır.” (İİ TBMM Konuşmaları, s. 110) Aynı konuşmasında devamla, “Tahrikler devam ettiği müddetçe bu meseleyi görüşmeyeceğiz. Ben, memleketin muhtaç olduğu meseleleri ve dertleri lâyık olduğu ölçüden daha geniş müsamaha ile, daha çok iyilik getirecek ölçüleri tercih ederek, tatbik etmek istidadında olan bir insanım Hiçbir zaman Meclisin ve mebusların teşebbüsü ile, partilerin teşebbüsü ile bir siyasi hat tayin edilecek ve aklımızın ermediği, onun mesuliyetini almak için kendimizde hak ve takat görmediğimiz zaman o mesuliyeti bize yüklemeye hiçbir kuvvet kâfi gelmez.” (Age., / Kemal H. Karpat, Social Groups and the Political System after, 1960, Social Change and Politics Turkey. A. Structural –historical Analysis, KP ve diğerleri 1973, s.257-258)
18.Mart.1963           
3. Cumhurbaşkanı ve Demokrat Parti kurucu Genel Başkanı Celâl BAYAR, Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. 23.Mart.1963 günü Kayseri ceza evinden çıktı. Bir AP heyeti tarafından törenle karşılandı. Bayar, Ankara’ya geniş güvenlik tedbirleri altında geldi. Olaylar çıktı. AP Genel Merkezi saldırıya uğradı.   
22.Mart.1963           
3. Cumhurbaşkanı ve DP Kurucu Genel Başkanı Celâl Bayar sağlık nedeni ile tahliye olarak Ankara’ya gitti. Nümayişçiler AP genel merkezine tekrar saldırdılar.
02.Nisan.1963          
DR. SADETTİN BİLGİÇ’İN EVİNDE YAŞANANLAR ve Süleyman Demirel.
AP genel merkezine vaki sürekli saldırılar, artan gerilim ve yükselen tansiyon AP teşkilâtı ve üst yönetiminde moral bozukluğuna yol açıyor ve gerginlik-yılgınlık yaratıyordu. İşte, böyle olaylı ve sıkıntılı geçen 01.Nisan.1963 gününden sonra 02.Nisan.1963 günü sabaha karşı saat 5.00’de Dr. Sadettin Bilgiç, Süleyman Demirel ve Dr. Faruk Sükan, Sadettin Bilgiç’in evine gelirler. Kapıyı, sabah namazına kalkmış olan Sadettin Bilgiç’in babası açar. Demirel, kapıdan girer girmez, hiçbir yerde konuşulmadı halde; “-Amca bi partiyi kapatmaya karar verdik. Elli sene daha bu memlekette demokrasi olmaz” der. Baba önce gelenleri içeri davet eder ve “Buyrun siz yorgunsunuz. Birer kahve için de konuşalım” diye cevap verir. İçeri girerler. Kahveler gelir. Baba, Süleyman Demirel’e  aynen şöyle konuşur : “Partiyi siz mi kurdunuz ki kapatacaksınız ? Partiyi kurucular kurmaz. Millet benimserse parti kurulmuş olur. Gelişir. Parti Büyük Kongresini yapmıştır. Kapattım demekle kapanmaz” dedi ve devamla; “İhtilâli yapan adam Cumhurbaşkanı, yaptıran adam Başbakan olacak. Siz de, sözüm ona iktidara namzet partinin yetkilileri olacaksınız. Bunu çelik çomak oynamak mı zannettiniz ! Bunların hepsi olacak ve olacakları da haddi azamisi olmuştur. Bundan sonra bir şey olmaz. Birer duş aldıktan sonra gidin işinize.” Hiç kimseden bir cevap gelmeyince de sözlerini şu cümle ile noktalar: “Sadettin vazifeye devam etmezse bu evde oturamaz. Ev benim derse, ben bu evde oturamam.” Yine kimseden ses çıkmaz ve herkes kendi evine gider. Ancak, aynı gün toplanması gereken Temsilciler Meclisine Demirel; “Bu memlekette elli yıl daha demokrasi olmaz” biçiminde haber gönderir ve toplantıya katılmaz (!?)
Aynı gün toplantıda Demirel müstafi sayılarak yeni görev taksimi cihetine gidilir.                
09.Nisan.1963          
27 MAYIS BAYRAM İLAN EDİLDİ. (CHP’nin teklifi ile..) Kanun No: 2379
NOT: 27 Mayıs bayramı, 12 Eylül 1980’den sonra, Milli Güvenlik Konseyi Üyesi Orgeneral Sedat CELÂSUN’ un teklifi doğrultusunda; 17 Mart 1981 tarih ve 44 sayılı oturumda görüşülerek ret ve iptal edilerek kaldırıldı. Sonradan; (12 Eylül 1990 tarihli Hürriyet) Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Sayın Kenan EVREN, Celâlettin ÇETİN ile yaptığı mülâkatta şöyle diyor: “Bir bayram yapıldığı zaman milletçe kutlanmalıdır. Örneğin Cumhuriyet Bayramı diyoruz, milletçe kutluyoruz, Otuz Ağustos diyoruz, gene hepimiz can ve gönülden kutluyoruz. Ama, 27 Mayıs’ı kutlayamaz olduk, yalandan kutlar gibi görünüyorduk..”   
21.Mayıs.1963           
Talat Aydemir, Fethi Gürcan, Alpaslan Türkeş ve arkadaşlarının 2.ihtilal teşebbüsü. Aygemir’ e bağlı birlikler Ankara’nın merkezi yerlerini tuttu. Radyoevini ele geçirerek İlhan Baş tarafından devrim bildirileri okutuldu. Gece yarısından itibaren Hükümet birlikleri harekete geçerek sabaha karşı duruma hakim oldu. Teşebbüs bastırıldı. İhtilâlciler tutuklanarak Mamak Muhabere Okulundaki sıkıyönetim mahkemesi tarafından yargılandılar. Aydemir ve Gürcan hakkında verilen idam cezası infaz edildi. Türkeş ve arkadaşları beraat ederek tahliye oldular.
İNÖNÜ; Bugün yapılan (ikinci) başarısız darbe girişiminin ardından ise, İnönü derin üzüntüsünü şu sözlerle dile getiriyordu : “Şerefsiz sergüzeştçiler (maceraperestler) yüzünden bu topraklarda medeni ve demokratik nizamın davacısı olanların yüreklerinde açılan yara büyüktür.” 
21.Mayıs.1963                        Celâl BAYAR tekrar Kayseri Cezaevine gönderildi.
12.Eylül.1963                          Türkiye, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile işbirliği anlaşması / protokolü imzaladı. (Ankara Anlaşması)        
17.Kasım.1963       
Askeri darbeden sivil idareye geçtikten sonra yapılan ilk “Mahalli Seçimler”
AP, % 45.36 – CHP, % 36.21 – CKMP, % 2.98 – YTP, % 6.54 – MP, % 3.18 – TİP, % 0.36 – Bağımsızlar,  % 5.40  ( 1961’e göre;  AP (+1) 0.56 –  CHP  (-) 0.49 – CKMP, (-) 11.02 ) CHP+Bağımsızlar
02.Ocak.1964         
Milli Gelir: fert başına 200 Dolar, “AP Meclis Grup Başkan Vekillerinden Balıkesir Millet vekili Cihat Bigehan’ın konuşmasından”
02.Ocak.1964         
İnönü; (Mecliste Kıbrıs’la ilgili olarak yaptığı konuşma) “Büyük Meclise arz edeyim ki, ben bu toplantıya gelmeden önce, bütün parti liderlerini topladım. Kıbrıs meselesi hakkında cereyan eden hadiseleri, takip ettiğimiz politika ve istikbal için ihtimalleri hûlusla ve tafsilâtıyla arz ettim. Umumi efkâr önünde sorumlu bir adamın ve sorumlu parti liderlerinin açıkça münakaşa edemiyecekleri her konuyu görüştük. (İİ, TBMM Konuşmalar, 1961-1973, s. 182)   
04.Mart.1964           
KIBRIS Davası Kaybedildi. Başbakan İsmet İNÖNÜ’ nün azınlık CHP Hükümeti; Garanti antlaşmasından doğan hakkını kullanmadığı ve (dolayısı ile) askeri müdahale görevini yerine getirmediği için, Birleşmiş Milletler Barış Gücünden medet ummuş ve 4 Mart 1964 tarihinde katil Papaz Makarios’ un Hükümetinin “Meşru Hükümet” olduğunu kabul ve tescil etmiştir. Çoğu zaman unutulan bu önemli gerçek, Türk ve Kuzey Kıbrıs kamuoyunun dikkatine önemle arz olunur.
04.Haziran.1964        AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala (Paşa) İstanbul’da vefat etti.
07.Haziran.1964       
Cumhuriyet Senatosu Kısmi Yenileme Seçimleri yapıldı.
SONUÇ: AP, % 50.30 – CHP, % 40.80 – CKMP, % 3.00 – YTP, % 3.50 Bağımsızlar: % 2.30..,   51 Senatörlükten  31’ini AP., 19’unu CHP kazandı, 1’ini bağımsız aldı. 
12.Haziran.1964       
AP temsilciler meclisi toplandı. Genel Başkan Vekilliği Süleyman Demirel’e teklif edildi. Kabul etmeyince Dr. Sadettin Bilgiç Genel Başkan Vekili seçildi.
18.Haziran.1964       
AP Genel Merkezine; Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından 4-193 sayılı bir mektup gönderilerek; “Hükümet aleyhine vaki davranışların önlenmesi ve ülkeyi yeni bir buhrana sürüklemekten şiddetle kaçınılması ve bu meyanda gerekli parti içi önlemlerin alınması” talep olundu.   
27 Haziran 1964                      Fethi GÜRCAN idam edildi.

05 Temmuz 1964                    Talat AYDEMİR idam edildi.